Petya Grueva doğup büyüdüğü ve bununla da kalmayıp yaşlandığı kasabadan göçmek zorunda kaldığında doksanına merdiven dayamıştı. Ona kasabanın yıkılacağını ve yerine yenisinin yapılacağını söylediler. Dediklerine göre bütün malikler daha güzel evlere kavuşacaktı. Ne var ki Grueva’nın kasabanın yeniden kurulmasını bekleyecek kadar vakti kalmamıştı. Göç etti Petya. Kasabanın bütün binalarını, kapılarını, surlarını, duvarlarını, sokaklarını, köprülerini, türkülerini başına bağlayıp göç etti Grueva. Diğerleri gibi… Kasabayı yeniden kurmakta görevli olanların acelesi yoktu. Her gün işe başladılar, paydos verdiler ve yevmiyelerini aldılar. Kasabanın yapımı oldukça geciken yeni halini Grueva ve arkadaşları göremediler. Petya Grueva’yla birlikte binaları, kapıları, surları, duvarlarını, sokakları, köprüleri ve türküleri de gömdüler.
Petya Grueva was nearly ninety years old when she was forced to leave the town where she was born and raised, and not only that, where she had grown old. They told her that the town would be demolished and a new one built in its place. All the owners, they said, would have better houses. But Grueva didn't have time to wait for the town to be rebuilt. Petya emigrated. All the buildings of the town, gates, ramparts, walls, walls, streets, bridges, Grueva emigrated with her ballads tied to her head. Like the others... Those in charge of rebuilding the town were in no hurry. They started work every day, took their breaks and received their wages. Grueva and his friends did not get to see the new town, which was long overdue. Together with Petya Grueva, they saw the buildings, gates, gates, walls, walls, streets, bridges and folk songs.