‘doyurulmamış yanlarımız doysun diye, duyulmamış sesimiz duyulsun, görülmemişliğimiz görülsün diye açıp açıp açıp açıp durduğumuz en çıplak yanımız; tatminsizliğimiz...’
‘we keep opening and opening and opening to fill our unfed parts, to make our unheard voice heard, to see our unsightlessness seen our most naked side; our dissatisfaction...'