Vasco Ansalmo bir duvar ustasıydı. Yalnız bir duvar ustası. Hatta şöyle diyelim; oldukça yalnız ve işini çok iyi yapan bir duvar ustasıydı Vasco Ansalmo. Vasco, yaşamı boyunca tam altmış yedi buçuk evin duvarlarını ördü. Buçuk dedik çünkü evlerden birini yaparken Vasco, ev sahibi adam öldü. Karısı tamamlamak istemedi evi. İçinde kocasıyla birlikte yaşamayacağıevi ne yapacaktı ki? Vasco usulca eşyalarını toplayıp ayrıldı inşaattan. Ev yarım kaldı. Ansalmo bitirdiği altmış yedi evin birine bile uğramadı daha sonra. Nasıldır diye bakmadı. İçeride oturanlar mutlu mudur, mutsuz mudur diye düşünmedi. Ördüğü duvarlara şen kahkahalar mı çarpıyor yoksa hıçkırıklar mı, hiç merak etmedi. Ama yarım kalan duvarları aklına geldikçe gidip ziyaret etti Vasco Ansalmo. İnşaata hep karşıdan baktı. Yarım duvarların arasından biten otları, kırılan tuğlaları ve evsizlerin ısınmak için inşaatta yaktıkları ateşin küllerini izledi. Vasco oraya her gittiğinde kadının bir gün yeniden kendi aramasını ve bitir şu evi, ben yeniden mutlu olmayı deneyeceğim demesini bekledi.
Vasco Ansalmo was a bricklayer. A lonely bricklayer. In fact, let's put it this way; Vasco Ansalmo was a very lonely bricklayer who did his job very well. In his lifetime, Vasco built the walls of sixty-seven and a half houses. We say one and a half because while Vasco was building one of the houses, the owner died. His wife didn't want to finish the house. What was she going to do with a house in which she and her husband would not live? Vasco quietly packed his things and left the construction site. The house remained unfinished. Ansalmo never visited one of the sixty-seven houses he finished. He didn't see how it was. He didn't wonder if the inhabitants were happy or unhappy. He never wondered if laughter or sobs hit the walls he had built. But Vasco Ansalmo visited the unfinished walls as often as he could think of them. He always looked at the construction from the opposite side. He watched the grass growing through the unfinished walls, the broken bricks and the ashes of the fires that the homeless people used to light to keep warm. Every time Vasco went there, he waited for the woman to call him again one day and tell him to finish this house and I will try to be happy again.